Geç içerik

Gezegenimizin sağlığını nasıl iyileştiririz

Yayınlandı:

Bugün iklim değişikliğiyle mücadele etmek, doğayı korumak ve yeniden canlandırmak ve gelecek nesillerin kaynaklarını korumak için bir dizi iddialı ve yeni taahhüt ve eylem başlatıyoruz.

Beş ay önce çoğu insan Covid-19'un adını bile duymamıştı. Ancak neredeyse bir gecede tüm dikkatler bu görünmez ama ölümcül olan hastalığa odaklandı. Elbette haklı olarak. Hayatlar tehlikede idi ve halen öyle.

Bundan hareketle, insanlara ve gezegene çok daha büyük ve sürekli bir tehdit oluşturan bir noktaya odaklanıldı: iklim ve doğa krizi.

Dolayısıyla, çabalarımızı iki katına çıkarmalıyız. Çünkü zaman lehimize işlemese de harekete geçmek için bir zaman penceremiz var.

Bu nedenle, bugün gezegenin sağlığını iyileştirmek için tasarlanmış bir dizi yeni eylem ve taahhüt duyuruyoruz:

Photo by Unilever employee, Ina Blatt

Daha ileriye gidebilmek için daha da cesur davranıyoruz

Kendimiz için iddialı planlar oluşturmakla tanınan bir şirketiz. Geçen ay, Sürdürülebilir Yaşam Planımızın onuncu yılını kutladık. Bundan, neyin işe yarayıp yaramadığı hakkında çok şey öğrendik.

Geçen yıl plastiği (yeniden kullanıldığı, geri dönüştürüldüğü veya birleştirildiği) bir döngüsel ekonomide tutmaya ve çevreye ulaşmasını engellemeye dair iddialı hedefler duyurduk.

Yeni taahhütlerimiz ise bir sonraki adımımız. Bu sefer eskiye göre çok daha büyük taahhütlerimiz var.

Unilever CEO'su Alan Jope şu şekilde ifade ediyor: “Dünya Covid-19 salgınının yıkıcı etkileriyle uğraşırken ve ciddi eşitsizlik sorunlarıyla boğuşurken iklim krizinin hepimiz için halen bir tehdit oluşturduğunuz unutmamamız gerekiyor. İklim değişikliği, doğanın bozulması, biyolojik çeşitliliğin tükenmesi, su kıtlığı gibi konular birbiriyle bağlantılıdır ve bunları bir arada ele almalıyız.”

"Bunu yaparken iklim krizinin sadece çevresel bir acil durum olmadığının; ayrıca yaşam ve geçim kaynakları üzerinde korkunç bir etkisi olduğunun farkında olmalıyız. Bu nedenle, bir şirket olarak ve markalarımızı doğrudan eyleme geçirerek krizin üstesinden gelmeye dair bir sorumluluğumuz söz konusudur.”

  • İklim acil durumuyla mücadele

    Mevcut bilim temelli hedeflerimizi koruyacağız; yani 2030'a kadar bizim faaliyetlerimizden kaynaklanan karbon emisyonu olmayacak ve ürünlerimizin değer zincirlerindeki Sera Gazı emisyonu ayak izi yarıya indirilecek.

    İklim krizinin ölçeğini göz önüne alarak bir taahhüt daha veriyoruz: 2039 yılına kadar malzemelerin tedarikinden satış noktasına kadar tüm ürünlerimizde net sıfır emisyon. Bu, 2050 Paris Anlaşması’nın son tarihinden 11 yıl önceye denk geliyor.

    Bu iddialı dekarbonizasyon hedefine ulaşmak, bugün mevcut olmayan değer zinciri içerisinde bir şeffaflık seviyesi gerektirecektir. Net sıfıra doğru olan yolculuğumuzda hedefimiz, sattığımız her ürünün karbon ayak izini duyurmaktır.

    Photo by Unilever employee, Beatriz Slikta

  • Ormanlarımızın bakımı

    İklim krizinin etkili bir şekilde üstesinden gelmek istiyorsak Paris Anlaşması hedeflerinin karşılanması için gerekli olan ormanlar, turbalıklar ve tropikal yağmur ormanları gibi yüksek karbonlu ekosistemlerin korunmasını da sağlamalıyız.

    On yılı aşkın bir süredir sürdürülebilir kaynak uygulamaları konusunda sektöre liderlik ediyoruz ve ormanla ilgili ürünlerimizin, global olarak kabul gören standartlara göre sürdürülebilir kaynaklı olarak üretildiği belgelenmiştir.

    Ancak, ormansızlaşmayı sona erdirmek için kendimizi daha yüksek standartlara zorlamamız gerektiğine inanıyoruz. 2023 yılına kadar ormansızlaşmaya neden olmayan bir tedarik zincirine ulaşmayı taahhüt ettik.

    Ayrıca, ekilebilir araziye dönüşüm tehdidi altında olan, yüksek koruma değeri ve yüksek karbon stokuna sahip (atmosferden karbon çıkaran ve depolayan) diğer önemli alanları korumak için sektör, STK'lar ve devletlerle birlikte çalışacağız. Koruma olmadığında, doğal yaşam alanları üzerinde yıkıcı bir etki potansiyeli vardır.

    Photo by Unilever employee, Attaporn Somboon

  • Doğanın yeniden canlandırılması

    Ayrıca, gelecek nesiller için doğanın yenilenmesine ve dünyanın doğal kaynaklarının korunmasına yardımcı olmaya hazırlanıyoruz.

    Uzun yıllar boyunca en yüksek sürdürülebilir tarım standartlarıyla çalışmak, ormanların ve biyolojik çeşitliliğin korunmasına, toprak kaybının dengelenmesine ve su kalitesinin korunmasına yardımcı olmuştur. Ancak, korumak ve muhafaza etmek yeterli değildir. Aynı zamanda toprak sağlığının iyileştirilmesini, suyun korunmasını ve suya erişiminin iyileştirilmesini, yerel biyolojik çeşitliliğin aktif olarak artırılmasını ve ormanlar ile diğer karbon kritik alanların yenilenmesini vurgulayan canlandırıcı tarım uygulamalarına da ihtiyacımız var.

    Bunu yapabilmek için çiftlik ortamlarını korumaya ve yenilemeye kendini adamış yeni nesil çiftçileri ve küçük işletmeleri güçlendireceğiz.

    Yönlendireceğimiz girişimler arasında yasal arazi haklarının güvence altına alınması, tarımsal eğitim programları, finansmana ve finansal katılıma erişim ve onarıcı uygulamaların geliştirilmesi de yer alıyor. Bu entegre yaklaşım, küçük ölçekli çiftçilerin geçim kaynaklarını artıracaktır.

    Ayrıca tüm tedarikçilerimiz için Canlandırıcı Tarım Kuralları getiriyoruz. Bunlar, toprak, su ve biyolojik çeşitlilik gibi kritik kaynakların yeniden oluşturulmasına yardımcı olan tarım uygulamalarıyla ilgili ayrıntıları içerecek. Daha önce Sürdürülebilir Tarım Kurallarımızda yaptığımız gibi, bu kuralları, endüstri genelinde değişimi teşvik etmek amacıyla yararlı bulabilecek tüm kuruluşlar için kullanılabilir hale getireceğiz.

    Photo by Unilever employee, Per-Alexander Charwat

  • Suyun korunması ve muhafaza edilmesi

    Doğayı koruma ve yeniden canlandırma hedefimizin bir parçası olarak, su muhafazası ile ilgili çabaları hızlandıracağız. Hâlihazırda, dünya nüfusunun %40'ı su kıtlığından etkileniyor ve 2,1 milyardan fazla insan güvenli olmayan içme suyu tüketiyor. İklim değişikliğinin dünyadaki su kalitesi ve bulunabilirliği üzerindeki etkisi hissedildikçe su güvenliği bozulmaya devam edecektir.

    2030 yılına kadar su sıkıntısı çeken bölgelerde bulunan 100 noktadaki yerel topluluklar için su yönetim programları uygulayacağız. Bunu yapmak için sahalarımızdaki ve çevresindeki insanların iklim krizi ciddiye bindikçe suya erişmeye devam etmelerini sağlayan Hindistan'daki Prabhat programından bilgiler edineceğiz.

    Program, su yönetimine topluluk yaklaşımı getiriyor ve sadece hasat mevsimlerinde çiftçilere yardım etmekle kalmayıp aynı zamanda temel insan ihtiyacı olan güvenli ve temiz suya kolay erişimi de ele almayı amaçlıyor.

    Ayrıca Hindistan, Brezilya, Güney Afrika, Vietnam ve Endonezya gibi su sıkıntısı çeken pazarlardaki su yönetiminde dönüştürücü değişime ve inşa direncine katkıda bulunmak için Dünya Bankası tarafından yönetilen 2030 Su Kaynakları Grubu’na katılacağız.

    Photo by Unilever employee, Amrutash Nanda P

Yeni bir İklim ve Doğa Fonu ile eylemlerin hızlandırılması

Eylemleri hızlandırmak için markalarımız, önümüzdeki on yıl içinde gezegenin sağlığını koruyan ve iyileştiren girişimler için kullanacak yeni bir İklim ve Doğa Fonu’na toplu olarak 1 milyar Euro yatırım yapacak. Bunlar peyzajı yenileyen, karbon emisyonlarını azaltan ya da yaban hayat habitatlarını yeniden ormanlandıran ve eski haline getiren projeleri içerebilir.

Bu, hâlihazırda yaptığımız tüm muazzam işlerin üzerine eklenecek. Örneğin; Ben and Jerry süt çiftliklerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını azaltıyor; Seventh Generation, herkes için temiz enerji savunması yapıyor; Knorr ise çiftçilere daha sürdürülebilir bir şekilde gıda yetiştirmeleri için destek veriyor.

Unilever Tedarik Zinciri Başkanı Marc Engel şu şekilde açıklıyor: “İklim kriziyle mücadeledeki ortak sorumluluğumuz, sadece dengelemek değil, sera gazı emisyonlarında mutlak bir azalma sağlamaktır ve bunun gerçekleşmesi için gereken ölçeğe ve kararlılığa sahibiz.” “Ama bu yeterli değil. Gelecekte sağlıklı bir gezegene sahip olmak istiyorsak doğaya da iyi bakmalıyız: ormanlar, toprak biyolojik çeşitliliği ve su ekosistemleri.”

“Dünyanın birçok yerinde, çiftçilerin ve küçük işletmelerin sürdürülebilir tarımsal üretime ekonomik ve sosyal katılımı; ormansızlaşmayı durdurmak, ormanları yeniden canlandırmak ve doğanın yenilenmesine yardımcı olmak için gerekli olan en önemli değişimin itici gücüdür. Sonuç itibarıyla toprağın idaresi onların elinde. Bu nedenle, doğayı canlandırmada kademe atlatacak değişikliği yapmak için yeni nesil çiftçileri ve küçük işletmeleri güçlendirmeli ve hep birlikte çalışmalıyız.”

Gezegeni tekrar sağlığına kavuşturmak

Covid-19'a verilen global tepki, bize temel dönüşümün nasıl olacağına dair bir deneyim sundu. Neyin tehlikede olduğunu anladığımızda ve insanlar gerçekten değer verdikleri şeylerle bağlantı kurduğunda ne kadar büyük bir değişiklik yapabileceğimizi gördük.

Salgınla savaşmaya devam ederken, bugün karşılaştığımız en büyük iki zorlukla mücadele etme çabalarımızı yoğunlaştırmalı ve hızlandırmalıyız: iklim krizi ve sosyal eşitsizlik. Bu, herkesin çabasını gerektiriyor. Sadece devlet, işletmeler ve STK'ların çabasıyla olamaz. Dünya çapındaki her vatandaş harekete geçmelidir.

İnsani kalkınmaya ve yeryüzünün kaynaklarını korumaya önem veriyorsanız iklim değişikliğine ciddi bir tepki vermeniz gerekiyor.

Yeni taahhütlerimizle, doğal dünyanın sağlığını iyileştirmeye yardımcı olmak için daha da fazlasını yapmak istiyoruz. Eğer birisi bunun önemli bir hedef olmadığını düşünürse onlara sadece şunu soracağız…

Hangi gezegende yaşıyorsunuz?

Başa dön