“Hepimiz biriz. Sesimizi duyuralım” diye slogan atan kadınların giydikleri geleneksel Hint elbiselerinin turuncu rengi Assam çay bahçesinde topladıkları çay yapraklarının yeşiliyle tam bir zıtlık oluşturuyordu.
Gösteriye katılan bu kadınlar, işgücünün %60’ını oluşturan kadın ve kızlar için çay bahçelerindeki koşulların iyileştirilmesi amacıyla yöneticileri bilgilendirmek üzere bir grup çay çiftçisi tarafından kurulan Jugnoo Club’ın gururlu üyeleri.
Hintçe’de ‘Ateş böceği’ anlamına gelen ve Assam’da çalışan kadınlar ve kızlar için bir ‘ışık’ olmak isteyen bir kulüp için Jugnoo oldukça uygun bir isim.
Jugnoo, UN Women ve Unilever’in oluşturduğu ‘Kırsal Kesimlerde Kadınların Güvenliği Çerçevesi’ni hayata geçirmek amacıyla Hindistan ve Kenya’daki hükümetler, STK’lar ve polisin yanı sıra okullar ve topluluk grupları gibi taban örgütlenmeleriyle işbirliği gerçekleştiren bir çok kuruluştan sadece biri.
İnsan Hakları Günü olan 10 Aralık tarihinde yayınlanan bu çerçeve tarımsal değer zincirinde yer alan kadınların güvenliklerinin arttırılmasını amaçlıyor.
Burada belirtilen sorunlar sadece Unilever’e, Doğu Afrika’ya ya da Hindistan’a özgü değil. Diğer bir çok firma ve tedarikçilerimiz benzer sorunlarla karşılaşıyor. Kalıcı değişimi sağlamak için böyle bir çerçeve kılavuzuna ve uygulamaya yönelik her adımı detaylandırılmış bir yaklaşıma ihtiyacımız var.
Bir firma cinsiyete dayalı şiddetin sonlandırılmasından neden sorumlu olsun?
Dünya Sağlık Örgütü’nün araştırmasına göre dünya genelindeki kadınların üçte birinden fazlası hayatlarının bir döneminde fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kalıyor.
Her ne kadar yaşanan bu şiddetin kadınların sağlık ve esenlikleri üzerindeki duygusal ve fiziksel etkisinin parasal karşılığını ölçmek çok zor olsa da ekonomik etkisi için bir değerlendirme yapılabilir. Yapılan araştırmalar kadınların maruz kaldığı şiddetin maliyetinin her yıl Gayri Safi Küresel Hasılanın %2’si, yani $1.5 trilyon Amerikan Doları, olduğunu ortaya koyuyor.
Bir firmanın etkili bir şekilde faaliyet gösterebilmesi ve büyüyebilmesi için cinsiyete dayalı şiddetle mücadele etmesi, kadınlara güvenli bir çalışma ortamı sağlaması ve onları yetkilendirmesi çok önemli.
“Kadınların tacize maruz kalıp kalmadığıyla ilgili net bir hesaplama yapılamıyor” şeklinde konuşan Unilever’in Entegre Sosyal Sürdürülebilirlikten Sorumlu Başkan Yardımcısı Marcela Manubens sözlerine şu şekilde devam etti; “Ancak sahip olduğumuz etkiyi kullanarak hoşgörüsüz davranışları hem ifşa etmeli hem de ortadan kaldırmalıyız ve kişilerin birbirine saygı duyduğu bir ortam yaratmak için beraber çalışmalıyız”.
Üç yılı aşkın süredir kadınların sağlığını iyileştirmek için alınan önlemleri gözden geçirdik. Çalışmaya Kericho’daki çay bahçelerimizden başladık; ardından 2017 yılında çalışmamızı Assam’daki bazı çay tedarikçilerine yaygınlaştırdık. Aksiyon alabileceğimiz dört alan belirledik.
Yerel sorunlar için yerel çözümler
İlk olarak üretici firmalardan, kendi bünyelerinde çalışan kadınların karşılaştıkları güvenlik sorumlarını nasıl ele aldıklarını incelemelerini istedik. Unilever Satın Alma Müdürü Daleram Gulia “Bu öncü çalışmanın bir parçası olmaktan ötürü çok mutluyum. Kadın çalışanlarımız en değerli kaynağımız. Kendileri aynı zamanda birilerinin kızı, annesi ya da kız kardeşi. Güvenlik ve kendini güvende hissetme işyerinde ve tüm alanlarda mevcut olması gereken temel bir insan hakkı.”
Bu kapsamda endüstri genelindeki en iyi uygulamalar hakkında bilgi edinmek için Kuzey ve Güney Hindistan’da Uzman Grup Toplantıları gerçekleştirdik. Bu toplantılara Hindistan çay sektörünün temsilcileri, yerel ve uluslararası STK’lar ile Jugnoo ve Mother’s gibi çeşitli kulüplerin kadın çalışanları katılarak konu hakkında bilgi paylaştılar.
Bu girişimlerin sonucunda kadın çalışanları çay bahçelerine götürüp tekrar istedikleri noktaya geri getiren ve düzenli aralıklarla işleyen taşıma servisleri sağlandı. Böylece kadınlar işe giderken kendilerini daha fazla güvende hissedebildiler.
Tacizi önlemek için politikalar mevcut ve bunlara göre hareket ediliyor
İkinci aldığımız aksiyon UN Women tarafından organize edilen ve çay endüstrisi yöneticilerinin davet edildiği eğitimlerdi. Bu eğitimlerin amacı mevcut politikaları gözden geçirerek kadınların şikayetlerini sunabilecekleri mekanizmaların olup olmadığını değerlendirmekti.
Unilever Afrika Entegre Sosyal Sürdürülebilirlik Müdürü Winfridah Nyakwara, Unilever’in Kericho’daki çay bahçelerinde bir kadın güvenlik programı başlattı. Program kapsamında çeşitli şikayet bildirim kanalları hayata geçirildi, bu sayede kadınların şiddet ya da taciz olaylarını güvenli bir şekilde bildirmeleri sağlandı.
Nyakwara gerçekleştirdikleri uygulamayı “Çalışanlar çay bahçesinde yer alan şikayet kutusuna isimlerini paylaşmadan yazılı bir not bırakabiliyor ya da etik konular için oluşturduğumuz telefon hattımızı arayabiliyorlar” şeklinde açıkladı.
Windfridah Nyakwara sözlerine şu şekilde devam etti “Biz Kericho’daki tüm erkek ve kadın çalışanlarımızın şiddet, taciz ya da insan hakları ihlali vakalarını nasıl bildireceklerini bilmelerini ayrıca Unilever tarafından desteklendiklerinin ve yasalar tarafından korunduklarının farkına varmalarını istiyoruz” şeklinde konuştu.
Kadınlar için daha güvenli alanlar yaratmak
UN Women’in Unilever’le yürüttüğü çalışma, kırsal kesimlerdeki hükümet yetkililerini ve çay bahçesi yöneticilerini bahçeleri için oluşturdukları planlarda cinsiyet konularına daha duyarlı olmaya yöneltti.
Örneğin yine çalışmalarımız kapsamında Kericho’da çay bahçelerinin etrafındaki ışıklandırma iyileştirildi, ayrıca annelerin bebeklerini emzirmeleri için güvenli yerler ve üç yaşın altındaki çocuklar için gündüz bakım merkezleri oluşturuldu.
Kadın haklarını savunmak
UN Women’ın işbirliği ile yerel kadın örgütlerini desteklediğimiz dördüncü alan ise kadınlara karşı olumsuz sosyal normları, tutumları ve davranışları değiştirmekti.
UN Women Güvenli Kamu Alanları Politika Danışmanı Laura Capobianco söz konusu işbirliği kapsamında yaptığı açıklamada şunları ifade etti: “UN Women tarafları bir araya getirici rolü sayesinde Unilever Kenya Kadınlar, Kızlar ve Erkekler Güvenlik programında yer alan yerel örgütler ve bu örgütlerde çalışan kadın hakları uzmanları arasındaki ilişkinin güçlendirilmesini destekledi. Afrikalı Kadınların Kalkınması ve iletişimi Ağı (African Women’s Development and Communication Network -FEMNET) Kericho ve Bomet’teki cinsel istismar vakalarının önlenmesi için küçük ölçekli erkek çiftçileri seferber ederek sürece dahil edilmelerine yardımcı oldu.”
Unilever Kenya, Kings and Queens Club gibi programlara hem sponsor oldu hem de Nairobi’deki Cinsiyete Dayalı Şiddet ve Tedavi Merkezi’yle işbirliği gerçekleştirerek bu programların hayata geçirilmesini sağladı. Kings and Queens Club Program 22 okuldaki 4,000’den fazla okul çağındaki çocuk ile bir çok kadın ve erkeğe ulaşarak çocuklara yönelik koruma aksiyonlarının alınmasına yardımcı olurken cinsiyet eşitliği ve cinsel istismar konularında yaşanan sorunların ele alınmasına öncü oldu.
Fark yaratmak için diğer sektörleri desteklemek
Assam hükümetinin temsilcilerinden biri olan Meenakshi Sundaram, “çay endüstrisinin diğer emek yoğun endüstrilere örnek olabileceğine” inanıyor.
Sundaram’a göre “Çay endüstrisi: ‘Bakın, ben evimi temizledim. Bir standart oluşturdum. Size bir model gösterdim. Şimdi lütfen siz de bu standardı uygulayın ve beni takip edin” diyebilir.
Unilever’in Kadınların Güçlendirilmesi ve Geçimleri için Global Ortaklıklar ve Savunuculuk Direktörü Katia Freiwald “Amacımız kendi çay bahçelerimizle önde gelen örneklerden biri olmak, aynı zamanda diğer üreticileri de seferber etmek ve onlara destek sağlamak” dedi.
Sözlerine devam ederken Freiwald “Umuyoruz ki bu çerçeve, kadınların sürmeyi diledikleri ve gerek zararlı normların gerekse de standart kalıpların kısıtlamalarından arınmış bir yaşamı yaratmaları yönünde olumlu bir ilk adım olur” şeklinde konuştu.
Çerçevenin hayata geçirilmesi ve işlevsel hale getirilmesi için 2019 yılının başında uygulamaya yönelik bir kılavuz yayınlanacak.